25 Nisan 2012 Çarşamba

Dusun

Neredesin şu an? Ne yapıyorsun?

İnan bana güzel bir şey. Zira bu yazının sana bir şeyler kazandıracağını düşündün ve ne kadar uzun olduğundan habersizce açtın. Bu bile bir şey... Cesaretine hayran kaldım.

Her şeyi yanlış biçimde kullanmakta üstümüze yok, biliyorsundur. Neden ilerlemeyi düşünmüyor peki herkes senin gibi? Bak burada sadece Türkiye'den bahsetmiyorum. Genel bir gençlik saçmalığı dolaşıyor dünyada farkında mısın?

Tamam, Türkiye'ye indirgeyelim. Bunu okuduktan sonra "sen" ne yapacaksın? Hiçbir şey yapmadığını farketmek ne kadar zaman alacak? Sosyal paylaşım ağlarında özlü sözler yazmak seni filozof yapacak mı sanıyorsun? Bak çok güzel bir çıkış noktası bulduk. Müsaade et, isimsiz kahramanlarımızdan(!) sana örnekler vereyim.


"Senin olurum çünkü sen her şeyin en iyisini hakediyorsun" diyen bir bayan arkadaşı gördüm. Bunun üzerine ona bazı şeyleri açıklamaya çalıştım. Kendini ne kadar alçak görürsen insanların gözünde ne kadar yükseleceğinden bahsettim. Geldiği yeri unutmamasını sağlamak istedim. Gelmiş geçmiş en olağanüstü iş başvurusu Leonardo Da Vinci tarafından yazılmış olmasına rağmen çekingenlikten dolayı iletilmedi. Fazla şaaşalı geldi. Ülkemizin en büyük mimarı, "Bu değersiz kul" diye bahsetti kendinden mektubunda. Şimdi sana sorayım güzel kardeşim; Neyin en güzelisin sen? Neyin en iyisisin? Daha yaşın 19. Ne başardın bugüne kadar da kendini böyle tanıtma gereği duydun? Üstelik madem o kadar iyisin, bizim seni biliyor olmamız lazım. Sen niye tanıtıyorsun?
Bir başka arkadaşım çıkmış aynı sosyal paylaşım platformuna, yazmış; Oruç tutmuyorsun, ateş seni çağırıyor.

Şimdi nerden geldin güzel kardeşim dine? Nerden biliyorsun benim hayatım nasıl geçiyor, müslüman mıyım değil miyim? Ne diye dinime karışma gereği duydun? Cehenneme sadece "oruç tutmadığı için" giden kaç kişi gördün? Kaç kez gittin geldin de biliyorsun?

Nedir insanımızdaki bu kendini beğenmişlik? Dünyanın önde gelen filozofları yüzlerce yıl önce söylemiş ki; Hiçbir şeyden emin olamayız. Hiçbir konuda kesinlik ile konuşamayız. Socrates demiştir; Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.

Sen ne biliyorsun 19 yaşında da ona buna ders veriyorsun? Düşün kardeşim önce haddini biliyor musun? Ben çok düşünürüm bu konuyu. İnsan her daim haddini bilmeli. Konuşmadan önce düşünmeli. 2 kere düşünmeli gerekirse.

Bir arkadaşımız yazmış, güzel ince bir bayanımız; "Şişko, göbekli kızlar şort giymesin artık!"
Sana ne zararı oldu o göbekli insanın arkadaşım? Hastalığı mı var bilemezsin, depresyon mu bilemezsin, ilaç mı bilemezsin, irsi mi bilemezsin. Senin mantığınla engelliler dışarı çıkmasın güzelim? Senin yolunda sadece yakışıklı, senin tipin erkekler gezsin. Biz de bu kurguya film deriz. Sen de bunu anca filmlerde görürsün.

Hala tek başıma veriyorum bunun kavgasını. Çekinmeden doğru bildiklerimi yazıyorum cevap olarak. Kimseyi küçük düşürmek değil amacım, doğruları yanlışları kendi bildiğimce göstermek.

Sizden farklı olandan korkmayın. Farklılıklar bizi birbirimize çeker. Farklı düşünceleri, fikirleri gördükçe daha zengin bakış açısına sahip olacağız. Her ev kırmızıya boyansa ne anlamı kalır? Kötünün içindeki güzelliği göremeyecek kadar kör müsünüz?  İnsanları dış görüşleriyle "bu böyle, o şöyle" diyecek kadar basit misiniz?

Fazlasını hakediyoruz. Ciddiyim. Siz de biz de onlar da daha iyisini hakediyor. Tarihimizi bilmeden, kültürümüzü bilmeden, dinimizi bilmeden 3 kuruşluk bilgilerle hiçbir tartışmayı kazanamaz, hiçbir fikrimizi savunamazsınız.

Öğrenmekten korkmayın. Kötü bilgi yoktur. Gereksiz bilgi yoktur. Kötü olan bilgi değil, içeriğidir. Bunu bilirseniz, uzak durmanız gerekenleri de bilirsiniz. Ama her şeyden önce haddinizi bilirsiniz.

Biraz gayret etsen? Bir adım atmayı denesen. Evet, 1000 Km 1 adımla başlar ama kimse senden 1000 Km yürümeni istemiyor, istemeyecek. Sen önce o bir adımı at. Elbet birileri gelir tutar elinden. Sen önce yolunu göster, ne tarafta yer aldığını göster. Ne için ilerleyeceğini göster. Hedefini göster. Gidersin, gidemezsin sorun değil. Yeter ki o adımı at kardeşim, korkma at.

Ülkemiz "serkan is my girl"den fazlasını hakediyor. Gencimiz basit kız muhabbetinden, futbol muhabbetinden fazlasını hakediyor. Ev hanımlarımız "o benim kaynıma yan gözle baktı"dan fazlasını hakediyor.

Siz bekliyorsunuz ki biri bir şeyler yapsın, biz de uyalım. Yok öyle bir şey kardeşim, durma sen bir şeyler yap. Çok mu zor elini vatanın için milletin için taşın altına sokmak. Hani sağa sola yazıyorsun ya vatanımıza canımız feda, bir saniye düşünmeyiz diye. Bırak canın sende kalsın, sen bize canlı lazımsın. Yap yapabileceğini şimdi. Oturup pc başında sağa sola filozofik yazılar yazmakla, alemde ismimiz resmimiz zırvalamalarıyla, sevdiğimize çiçek değil, ömür veririz demekle... Kısacası Polat Alemdarcılıkla dönmüyor bu işler.

Çalışmakla dönüyor. Öğrenmekle dönüyor. Öğrendiklerini uygulamakla dönüyor. Öğretmekle dönüyor.


Bu kadar korkak olma kardeşim. Bir iki adım sen atarsın, bir iki adım da diğeri. Sen yeter ki göster yapabileceğini. İnan tek değilsin. Ben de tek değilim. Bir milletiz, bir vatanız, bir yumruğuz ancak bu olayı yazmakla değil, hissetmekle oluyor.
Ben şöyleyim, ben böyleyim demekle olmuyor. Sen sus, yaptığın iş konuşsun. İnsanlar seni tanımlar sen istediğin kadar en iyisiyim de. Bugün TBMM'nin açılımını bilmeyen memurumuz var. Bill Gates adını, George Bush adını bilmeyen insanımız var. Bugün çıksan Bülent Arınç'ı tanımayanlarımız var. Sokakta senin, benim yaşımda Ergenekon'u dizi zanneden insan var.

En iyisi, en zengini olsan da seni tanımayanlar olacak. Yani sen öyle sandığın kadar da önemli değilsin kardeşim, senden 7.5 milyar tane daha var. 
Ne kadar önemli olduğunu da ne kadar değersiz olduğunu da bil. Bu çizgiyi de kaçırma. Hiçbir şey yapamayacak kadar değersiz de değilsin, vazgeçilemeyecek kadar değerli de. Yeter ki bil yerini.







Bir şeyleri değiştiremeyecek kadar küçük görüyorsan kendini, bir sinek ile odaya gir. 
Sinekten büyük olmana rağmen sen onu alt edemeden seni kaç defa ısırdığını anladığında senin de nasıl etki yaratabileceğine inanabilirsin belki.

1 yorum:

uyan-uyandır