Hepimiz körebe oynuyoruz şu günün dünyasında, başımıza ne geleceğini bilmeden ilerlememize rağmen korkmuyoruz o karanlıktan, yoksa karanlıkta olduğumuzu mu bilmiyoruz?
Evet, tam olarak açıklaması bu aslında. Karanlıkta olduğumuzu bilmiyoruz biz. Ne nerde olduğumuzu, ne de yaptığımızı biliyoruz. Bütün bu suçlar karanlıktan dostum, yapılan hırsızlıklar, işlenen cinayetler, tecavüzler, fuhuş, dolandırıcılık ve daha niceleri. Hepsi karanlığın bir ürünü, yada ışıksızlığın. İnsan bu bataklara önünü aydınlatacak bir ışık olmadığında düşer dostum. Söyle bakalım zifiri karanlıkta yürürken önündeki çukuru nasıl görebilirsin? Bir ışığa ihtiyaç duyarsın değil mi? İşte tüm bu suçların nedeni ışıksızlıktır. Ama ne yazık ki kendi ışıklarını görünmez kılanda onlardır. Bir önceki örneği ele alalım, zifiri karanlıkda çukuru görmek için bir ışığa ihtiyaç duyarız demiştik.
Peki gözleri bağlı birisi elindeki fenerle neyi görebilir ki?
İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz biz aslında, hepimiz aydınlık dünyanın karanlık insanlarıyız. Gözlerimiz parayla bağlanmış, elimize de özgürlük denen bir fener verilmiş. Oradan oraya dolanıyoruz. Dolandırılıyoruz biz dostum, yanlış olan şeyleri bizlere anahtar deliğinden gösteriyorlar, doğru olan şeyleri de aynı şekilde. Doğruyu yanlışı ayırt edemiyoruz, üstelik o anahtar deliğinden bakan gözlerin bir de bağlı olduğunu düşünürsek...
Uyan dostum,
Sayısız oyunlar oynanıyor üzerine ve bu oyunların temeli sensin, senin bağlı gözlerin. At şu gözlerindeki bağı, yık şu oyunları, bitir şu planları.
Sence de öğrenmenin zamanı gelmedi mi?
İnciden geldim burdayım bundan sonra. başarılar reyizler
YanıtlaSilBiz de seni aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz kardeşim, hoşgeldin.
Sil